Semih Ve Ters Köşe 07.08

Esat DERGİ

Ters köşe!
Tam olmasa da, Semih beni öyle bir köşeye yuvarladı ki!
Goooooooool olmuş gibi hissediyorum kendimi.
Helal olsun!
Denilecek şey budur!
Kalemleri -odun- haline getirerek kıvırmak değil!
Semih'in orta sahaya kayarak meşin yuvarlaktan kaçacağını düşünüyordum.
Birkaç gün önceki -Semih forvet değil- başlıklı yazımdan bahsediyorum.
1.5 kat yararlı olacağını, tam bir futbolcu görüntüsüne erişeceğini.
MTK maçındaki tam kapasite görünümünün harika bir noktaya ulaşacağını.
Bunları söylerken gollerden uzaklaşacak diye tedirginliğimi belirtmiştim ama.
MTK maçında görülen şudur ki; Avrupalı bir forvet izliyoruz.
Evet rakip zayıf.
MTK.
Hatta şöyle diyebilirim, çok zayıf.
Son yıllarda izlediğim en kötü takım, dik durma anlamında.
Ama sonuç 5-0 ise, bu işin ciddiyeti halen daha ortadaysa.
Bu kıstastır, erken gol, rakip zayıf sabitlerine rağmen.

Semih beni topla birlikte farklı köşelere yolladı.
Attığı dört gol ile.
Acaba kaç Fenerbahçeli duygulanmadı dün?
Sayalım mı?
Düşünün İzmir'in bağrından kopup gelip, yedek kulübesiyle akraba olan bir futbolcu.
Çambidispor günleri gözlerimin önünde!
Bir gol kralı, bir yükseliş, bir düzen, bir disiplin.
Attığı dört gol yüzünden yazmıyorum bunları, yanlış anlaşılmasın!
Zaten bunlar altın kalemlerin bir sene içindeki özeti!
Bazı şeyleri tesadüf olarak kabul edebilirsiniz ama,
Bu isim kendi kaderini çizenler kümesinde.

Golcü nedir?
Bulduğunu atandır, vurabilendir, köşeyi her noktadan görebilendir.
MTK maçından sonra bazı geçmiş maçların kasetleri vardı.
Bazı goller yine direndim kendime ve onları izledim.
Gerçekten Avrupalı bir oyuncu izliyoruz.
Futbolda topa vurduğu anı öne çekebilen,
Açı gözetmeksizin köşe görebilen, golü bulabilen çok fazla futbolcu yok.
Semih bunlardan biri olmak için halen daha çalışıyor.
Umuyoruz olacak.
Ben rakibe bakmadan, maça, pozisyona bakarak konuşuyorum.
Abartıyorsun diyin isterseniz ama...
Arsenal'in son iki sene içindeki tüm maçlarını 90 dakika izledim...
Arsenal'de Adebayor birlikteliği boyunca bu kadar net goller atmadı.
Net gol atma, bu deyimi bol bol düşünün..

Tekrarlayalım, "Bir MTK maçında dört gol attı, bu yüzden mi Avrupalı oldu" diyen,
Kalıplarında boğulmuş küçüklere!
EURO 2008 ve geçtiğimiz sezon Devler Ligi'ni hatırlatıyorum önce, yeterlidir kesin.
Oradaki rakipler de zayıftı(!)
Bu futbolcu yeteneğini geliştiriyor!
Adını kazıyor sıkı sıkı bize, herkese.
90 dakikalık bir halı saha maçında değil!
MTK maçın yazısı ona yüklendi ama başka da çare yoktu.

Bulduğunu atabilen golcüleri çok özledik biz.
Hep Avrupalı getirdik, hep renkliydi tenleri.
Şimdi elimizde, avucumuzda.
İşin esprisi Güiza'ya biraz ayıp etsen de.
Tekrar, tekrar helal olsun Semih.
Nöbetçi değil, doktorasını tamamlamış profesör ünvanına koşan golcü!

Semih konusunda son olarak ise.
Dev rakipler karşısında yedek kalacak beklentileri köşeye atılsın.
Bu takım Alex-Emre-Selçuk değişimli orta saha kilidiyle oynayabilecek güçte.
Tam 4-1-4-1'in bir dörtlüsünde ağırlıklı olarak Semih'in yer alacağını düşünerek.
Bu sistem ofansif anlamda deli gibi gelecek ekipler haricinde, tamamdır.
Tahminim Aragones bunu kurcalamayacaktır.
Zico dev orta saha yapıyordu, Aragones mevkii değişimiyle bunu yapma peşinde.
Futbolculara mevkii kazandırarak.
Bu anlaşılmıştır.

ALEX'E ALIŞMAK

Yazımın klasikleşen son not bölümde bu sefer kahraman Alex.
MTK maçında izlerken biraz buruklaşmadım değil.
Sezon öncesi herkes Alex ve verimi konusunu tartışırken,
Ben çok da güzel olmayan kelimeler kullanıyordum kendi içimde.
İstatistikleri döven adam olarak nitelendirmiştim.
Bu yorumlardan öte MTK maçında biraz da düştüm açıkcası.
Düşündüm derince.
Fenerbahçe'de son yılların, hatta tarihin belki de en iyi yabancısı.
Sistemin altında mı kalacak diye?
O hep parlak görüntüsüyle, 90 dakikanın büyüsü olurdu.
Yoksa bu sezon onu yarım yarım mı konuşacağız diye.
Evet, yine konuşacağız ama.
Sanki biraz aralıklarla.
Aragones'in yapısında çok sivri bir yerde ve savaşta.
Alex normal olanı yapacak ama.
Bu taraftar onun olağanüstü bileklerine alıştı.
Alışmak sevmekten daha zor gelmez umarım.